
Bundan birkaç yıl öncesine kadar resmi araştırmalar, futbolda atılan gollerin neredeyse % 25’inin duran toplardan geldiğini işaret ediyordu.
İstatistiğe penaltı vuruşlarının da dahil olması ve VAR sistemiyle beraber duran topların artması sonucu günümüz verileri, aynı kategoride % 30 ve üzeri karşılık alındığını gösteriyor.
Nihayetinde bir sonuç oyunu olan ve çoğu zaman alınan sonucun gidilen yolu akladığı bu sporda duran topları görmezden gelmek, akan oyunun gerisine itmek mümkün değil. Yüzlerce örnek üzerinden okuyabileceğimiz üzere pek çok başarı öyküsünde duran toplar müthiş bir rol oynuyor.
7. haftası geride kalan Premier Lig’de şu ana dek duran top gollerinin zirvesinde Antonio Conte’nin Tottenham’ı yer alıyor.
Geçen yıl Brentford’ın duran top setlerini incelemiş ve takımın attığı gollerin neredeyse % 45’ine tekabül eden ölü top gollerine nasıl ulaştığına cevap aramıştık.
Bu kez skalayı daraltıp ‘kornerler’ üzerine mercek tutacağız. Öznemiz de Tottenham olacak.
Vakit kaybetmeden başlayalım.
Duran top etkinliğinin temeli
Kendi adıma bunu iki sınıfa ayırıyorum.
İlk olarak, ne kadar iyi bir set çizerseniz çizin fiziksel üstünlük kurmadığınız zaman fark yaratma şansınız düşük oluyor.
Tottenham Hotspur, iki korner golü bulduğu son Leicester City karşılaşmasına kaleci hariç 1.85 ve üzeri tam 8 oyuncuyla çıktı. Kalan iki isimden biri olası geçiş hücumunu kontrol eden Sessegnon, diğeri de 1.85 sınırını yalnızca bir santimetreyle kaçıran Richarlison’du.
Boy ortalaması yüksek ve savunma için eşleşme problemi çıkaracak oyuncu sayısı fazla kadrolar, spesifik olarak hava topuna iyi çıkan isimlere de sahipse, bu dakika itibariyle iş tamamen ölü topları nasıl kullandığınıza bakıyor.
Burada da kendi sınıflandırmama göre ikinci faktör devreye giriyor: Ceza alanının her noktasına tehdit atmak.
Tanım kendini anlatıyor ama yine de kısaca neye vurgu yaptığımı açayım.
Siz ön direğe etkili korner kullanan ancak yalnızca buraya ağırlık veren, buraya kümelenen ve farklı noktalarda sayısal/fiziksel üstünlük kuramayan bir takımsanız, rakibin sizi durdurmak için ön direği başarıyla savunması yeterli oluyor.
Arka direkte eşleşmesi güç bir oyuncunuz var ve onu değerlendirmeye çalışıyor ancak yalnızca buraya odaklanıyorsanız, rakip takım yine gerekirse bu oyuncuyu sıkıştırarak ya da onun indireceği havuzu kalabalık tutarak önlem alabiliyor.
Eğer siz, o gün ağırlıkla topu atacağınız yer belli olsa da her noktada tehdit kullanıyorsanız savunulması güç bir takım haline geliyorsunuz.
Tottenham’ın duran top antrenörü Gianni Vio da tam olarak bunu yapıyor.
Vio ve Conte, duran top etkinliğini %90-95 oranında altıpas ve çevresinde şekillendirmeyi hedefliyor.
Londra ekibi, hazırlık maçları ve sezonun başlangıç aşamasında ağırlıklı olarak penaltı noktası etrafına kümeleniyor, ön direk-merkez-arka direk şeklinde ayrılan ikili/üçlü gruplar korner kullanılırken kendi bölgelerine hareket ediyordu.
Duran top savunması zayıf rakiplere karşı bu tercih işlevsel olabilir çünkü neredeyse bütün kafacılar ivme alarak geliyor. Ayrıca böyle bir hücum yerleşimi, rakibin adam adama savunma yapmasını neredeyse olanaksız kılıyor.
Kaleye hızını alarak gelmesi planlanan 6-7 oyuncuyu adam adama hatasız tutmak neredeyse imkansız. Üstelik perdelemeler kullanılması da olası. Doğal olarak akıllı savunmalar alan savunmasını kale alanı etrafında başlatıp birer adım kayarak daralmaya çalışıyor.
Ayrıca bu yerleşim, altıpasa düşen toplarda kalecinin serbest biçimde çıkıp topu kontrol edebilmesine de olanak tanıyor.
Southampton maçında kullandığı kornerlerde bu problemlerle baş başa kalan Tottenham, takip eden süreçte korner yerleşimini bir nebze değiştirdi.
Yeni yerleşimde ön direkte bir adet topu arkaya çevirecek serbest oyuncu ve bir de çapraz açıdan kaleye vurmayı amaçlayacak kafacı olmak üzere iki isim, penaltı noktasıyla kale alanı arasında konumlanan bir ya da iki isim ve arka direğe yine ivmelenerek gelen Harry Kane yer aldı.
Chelsea maçıyla beraber neredeyse her hafta işleyen ve henüz çözüm bulunamayan, takımı 7. hafta sonunda en çok duran top golü bulan ekip haline getiren formül böyle oluştu.
Başta Heung Min Son olmak üzere Tottenham’da kornerleri kullanan bütün oyuncular topu hem sert hem de hızla alçaltarak ortalamayı başarıyor.
Ayrıca eskisine oranla kaleye yakın konumlanan çok daha fazla oyuncu bulunuyor.
Bu iki faktör, topun altıpasa kesilmesine rağmen kaleci tarafından çıkıp alınmasını güç hale getiriyor. Zira önünüzde topu serbest şekilde almanızı engelleyecek kalabalık bir hücum grubu varken kenardan gelen sert ortaya çıkmak büyük bir risk.
Bu yerleşimi oturttuktan sonra iş, tahmin edilebilir hale gelmeden, yani sürekli farklı opsiyonları devreye sokarak duran top silahlarınızı kullanmaya bakıyor.
Doğru oyuncu, doğru konum
Belki bu işin kanunu değil ama kornerlerde muhakkak başvurulması gereken bazı ipuçları olduğuna inanıyorum.
Nedenleriyle ve işlevleriyle bunları biraz açalım.
Elinizde çok sayıda mükemmel kafa vuruşçusu varsa işiniz kolay ancak sayıları sınırlıysa ön direğe daha düşük tehdide sahip oyuncuları konumlandırabilirsiniz.
Bunun basit bir mantığı var. Eğer ön direk, rakibin en az iki serbest oyuncusu tarafından doğru şekilde yerleştirilerek savunulmuyorsa kısa oyuncularınızın topu arkaya çevirmesi için ideal alan. Çünkü top bu oyunculara gelene dek hiç kimseyle karşılaşmamış oluyor.
Ülkemizden örnek verelim. Yıllarca Gökhan Gönül’ün 1.75 boyla nasıl ön direkte bu kadar etkili olabildiğine ve nasıl durdurulamadığına anlam verilemedi. Genellikle çözüm, Gökhan’ı daha fizikli oyuncular kullanarak savunmakta arandı. Oysa işin sırrı, topun Gökhan’a gelene kadar hiçbir rakiple karşılaşmıyor oluşuydu.
Ön direği savunan ve kimseyle eşleşme sorumluluğu olmayan isimler yokken topu 1.75’lik bir oyuncunun seviyesine kestiğiniz zaman, arkasında ne kadar uzun bir rakip olursa olsun ilk topa vurma şansı oluyor. Yeterince kötü bir savunmaya karşı topu kaleye gönderebiliyor ve bir tık zor pozisyonlarda da arkaya açabilmeyi başarıyor.
Yakın dönemde Necip Uysal, Willian Arao gibi çok uzun olmayan oyuncuların ön direkte ilk topu aşırtarak arkadaşlarına gol attırabildiğini gördük.
Tottenham genel olarak uzun boylu oyunculardan oluşan bir takım ancak bu isimlerin hepsi duran toplarda rakibin üstüne binerek kafa vurabilecek isimler değil. Onlardan biri olan Ivan Perisic, -korneri kendi kullanmadığı zamanlarda- ön direkte konumlanıyor.
Bu tercih, normalde korner tehdidi oluşturması beklenmeyecek bir oyuncuyu bir anda opsiyon haline getiriyor.
Yine elzem gördüğüm başka bir noktaya değineyim.
Bana göre arka direkte bekleyen ya da kale sahasının ortasına koşan oyuncunun, takımın en fizikli ve net kafa vuruşu yapabilen isimlerinden biri olması gerekiyor.
Zira arka direkteki oyuncu ya ikinci topa (gol vuruşuna) çıkacak ya da rakibin üstüne binerek vurmayı deneyecek isim olduğu için eşleşmesi çok güç bir oyuncu olması zorunlu. Kale sahasının göbeğine giden oyuncu da buraya düşen ortadan ikinci top ihtimali çıkmayacağı için doğrudan gol vuruşu yapmakla yükümlü.
Yine yakın tarih örnekleriyle Brentford’ın Jansson’u, Beşiktaş’ın Weghorst’u, Liverpool’un Konate’yi, Konyaspor’un Abdülkerim’i kullanış biçimi bu konuda fikir canlandırabilir.
Vio ve Conte de Harry Kane’i bu şekilde kullanıyor.
Londra ekibi, kendi adına çok kötü geçen, akan oyunda uzun süre üstünlüğü elde edemediği ve skor bulmakta zorlandığı Wolverhampton maçında, tam olarak yerleşim ürünü bir gol üretti.
Son’un ortası, eşleşmeye takılmayacak bir oyuncunun çıkamadığı ön direkte Perisic ile buluştu. Top Perisic’e geldiği anda yakın direğe iki kişi koşmuş ve altıpasın göbeğinde Davinson Sanchez yer almıştı. Bu üç oyuncunun varlığı ve kaleye yakınlıkları, kalecinin çıkmasını olanaksız hale getirdi.
Perisic’in çevirdiği top arka direkte Harry Kane’i buldu ve savunmanın bütün konsantrasyonu ön direkteyken Kane’e sadece basit bir bitirici vuruş yapmak kaldı.
Benzer yerleşimli ama farklı uygulamayı bir örneği Leicester maçında gördük.
Kulusevski korneri kullanırken yakın direkteki Perisic kendisine pas opsiyonu oluşturuyor.
Top tekrar Kulusevski’ye geldiği esnada merkezdeki oyuncular öne hareketleniyor ve arkada Richarlison ile Kane kalıyor.
Richarlison hem savunmacısından kurtuluyor hem de Kane’in eşleşmesine binip 2v1 avantajı oluşturuyor.
Arka direkte fiziksel olarak eşleşilemeyen Kane, nefis ortayı kaleye göndererek tamamlıyor.
Tottenham Hotspur aynı maçta ters kanattan kullandığı ve üç kişinin yakın direğe ivmelenerek geldiği bir başka kornerde de Eric Dier ile gol buldu.
Aynı maçta filelere giden topun gol değeri kazanmadığı ama hem Tottenham’ın başarısına ışık tutan hem de gelecek rakiplerinin irdelemesi gerektiği bir pozisyon daha dikkat çekiyor.
Sağ kanattan kullanılan kornerde yine yakın direğe hareketle giden üç oyuncu, merkezi paylaşan iki isim ve arka direğe koşacak olan Harry Kane var.
Leicester rakibinin kornerleri adam adama savunuyor ama sahada düşük fizikli, sezon başından beri stoper krizi yaşayan ve bu eşleşmelerde koşuyu karşılayabilmesi çok güç bir takım var.
Hem Davinson hem de Kane savunmacılarından kurtuluyor.
Altıpasta Davinson demarke halde kaleciyle baş başa. Pozisyonun kendi adına talihsizliği, topun kaleciye ulaştığı noktada inişe geçiyor oluşu.
Top bir miktar erken aşağı inse kaleci hamle yapamadan golü atacak, bir miktar geç inse kaleciyi aşıp Harry Kane’e gelecek.
Burada set başarıyla oynanıyor ve top ağlarla buluşuyor ama Davinson kaleciye faul yapıyor.
Elbette ki ana hatlar sabit kalmak üzere ceza sahası yerleşimi maça ve rakibe göre değişebilir.
Sezon başında Chelsea oldukça kötü duran top savunan bir ekipti. Kale sahasının etrafını güvenlik altına alamıyor ve çok kolay topa vurduruyorlardı.
Chelsea-Tottenham maçının son diliminde konuk ekip, kale sahasının ön çizgisine çok fazla oyuncu koşturarak gol aradı.
Ev sahibi bırakın topun ceza sahasına geldiği ilk metreleri, neredeyse altıpasın 2-3 metre içine kadar ilk topu karşılayabilecek oyuncu kümesi oluşturmuyordu.
Ayrıca bu hat içine Cucurella, Mount, Azpilicueta gibi kısa oyuncular yerleşiyordu.
Maçın 90+4. dakikasında kullanılan kornerde Tottenham, genellikle arka direkte kullandığı Harry Kane de dahil olmak üzere çok sayıda oyuncusunu ön direğe bindirdi ve iki kişi de topun düşme ihtimaline karşı merkezde bekledi.
Perisic’in kullandığı kornerde top, düştüğü noktaya gelene dek Chelsea engeliyle karşılaşmıyor. Öyle ki, vuruşu yapan Ben Davies’den önce Lucas Moura gibi normal şartlarda çekinilmeyecek bir oyuncu hava topuna bomboş çıkıyor. Tam olarak ön direkte kısa oyuncuların kötü savunmalara karşı neden tehdit oluşturabildiği ve bu topların nasıl savunulmaması gerektiğine örnek teşkil ediyor.
İlk topu Mendy kurtarıyor ve arkadaşlarına bir şans tanıyor.
Yalnızca saniyeler sonra, Tottenham üst üste ikinci kornerini kullanıyor.
Chelsea’nin doğaçlama duran top savunması bu kez tamamen ön çizgiye odaklanıyor. Ön direğe hareketlenen Dier tek başına bütün savunmayı üzerine çekiyor.
Altıpasa düşen topa “bomboş” çıkan tam 4 Tottenhamlı var. Lucas Moura, Richarlison, Ben Davies ve golü atan Harry Kane.
Topun sert kavis alması ve önünde çok fazla rakip oyuncu bulunması, Mendy’nin topa çıkacak cesareti yakalayamamasına yol açıyor.
Bu arada bu top ağlarla buluşmasa muhtemelen bir VAR kontrolüyle penaltı gelecekti. Ön direkte yine ilk topu karşılayacak bir hat kurulmamış ve tek başına koşu atan Dier yere indirilmişti.
Opsiyon değil, zorunluluk
Başladığımız gibi bitirelim.
Duran top golleri futbolda atılan gollerin neredeyse %30’una ve belki daha fazlasıyla tekabül ediyor.
Akan oyunda emek verdiğiniz bir plan, kötü duran top kullanmanız ya da savunamamanız vesilesiyle çöpe gidebiliyor. Tam tersi şekilde işler hiç istediğiniz seviyede ilerlemiyorken sizi duran top başarınız kurtarabiliyor.
Yine yerel bir örnek verelim. Ankaragücü geçen yıl ligin ilk 7 sırası içerisinde akan oyunda en az gol bulan ekipti.
Buna karşın tam 20 duran top golü üretmeyi başarmış (Tüm gollerin yaklaşık % 36’sı) ve pek çok maçta sonuca bu şekilde gitmişlerdi.
Nihayetinde ligi zirvede tamamlayıp Süper Lig’e dönmeyi başardılar.
Kadro kurma aşamasından hazırlık periyoduna artık ölü topların ekstra sayılamayacağı bir dönem yaşıyoruz. Çalışan fark yaratıyor, çalışmayan geride kalıyor.
Pek çok maçta oyun içinde tıkanan Tottenham’ı, şu ana dek rakiplerini sürklase eden Arsenal’ın yalnızca bir puan gerisinde tutmanın sırrı da burada yatıyor.
Bu satırları birlikte paylaştığımız herkese teşekkür ediyor, yeni içeriklerde buluşmayı diliyorum.
TRTSPOR.COM.TR